
Hepsini de severek dinliyorum. Fakat lafın gelmesini istemediğim yerler var ki mayınlı saha. Korksam da heyhat akibet. Nuran Yenge arzuladığı, o iç yarası yere getirip sözü, başlıyor lafa ... Yine aynı hikaye
Sülalede kim benim ufaklığımdan bahsetmeye kalksa hemen yaşıtım akraba cocuklarını ısırdıgımı ulu orta anlatıveriyor. Yahu o zaman ufaktım. Isırıyor olabilirim. Hatta hatırlıyorum ısırdığımı da. Geçmiş gitmiş otuz sene önceki hadise. Şimdi eşşek kadar adam oldum. Bayram ziyaretlerinde bu ısırma huyum habire ısıtılıp ısıtılıp Nuran Yenge tarafından anlatılmıyor mu bende bir tuhaf hisler baş gösteriyor. Kendimi tanımakda zorluk çekmeye başlıyorum. Bahçedeki masanın etrafında çocuk dönemimde ısırdığım başka bebeler de var. Benle yaşıtlar şimdi. Evlenmişler. Eşleri çocukları da yanlarında. Bu benimle yaşıt akraba çocuklarının cocukları da bana bir tuhaf bakıyorlar. Nuran Yenge anlatıyor;
- Efendim bu Cemalin sıpası Ali Necip var ya ?
İçimden; Niye sadece Cemal'in oğlu oluyorum. Cemal Rebii beni Arnavutun küfesindeki lahananın içinde bulmadı ki. Annem de var benim. Onun adını niye söylemiyor. Anneme gıcık olduğunu her zaman bastırara belli edecek. Hep annemle çekişme içinde. Bir türlü annemi kabul edemedi ki.
- Eee Nuran Hanım ?
- Benim oğlan Önderi tekkenin bahçesinde yakalıyor
- Bak sen ?
- Tutuyor kolundan. Önderi bir ısırıyor bir ısırıyor. Bebe katılmış. Kolu mosmor. Yavrucuğum iki saat kendine gelemedi. Öyle bir ısırmış ki nerdeyse kan çıkacak. Ağzımda ekmek çigneyip bastırdım.Tuttum Cemal'e söyledim. Fakat Cemal yumuşaktır. Bir şey yapmadı. Sonra anası Önder'i ağlarken görünce;
Yine annemin ismini söylemiyor. Tepemdeki iki tel saç iyice dikilmeye başladı. Dudaklarımı içten içe ısırıyorum.
Babam da öylece oturuyor kenarda. Hiç bir şey söylemiyor beni koruyacak. Kendi akrabaları yanında ya keyfi iyi. Aksine ısırma lafı geçtikçe " Haklısın Nuran! Uzun zaman bu ısırma işine dadandıydı" diye tasdik de ediyor bir yandan gülerek. Babama bile asabım bozulmaya, içerlemeye başlıyorum. Özgül Halam olaydı. Kol kanat gerer korurdu beni. Kimselerin incitmesine izin vermezdi. Nuran yenge anlatıyor anlatmasına da. Yahu! Babam da dahil bir Allahın kulu "Len kerhaneci. Önderi niye ısırdın lan" diye sormuyor. Şu kadar yıl geçti. Şu kadar bayram seyrandır kazık kadar adamla eğlenmenize rağmen; " O da bana kepçe kulak" deyip şeyini gösterdi demedim büyük oldukları için. Ha bire anlatıp duruyorlar. Nuran yenge devam ediyor ..
- Anası Ali Necib'i bahçedeki kuyunun yanındaki çınar ağacının içinde saklanmış buluyor. Aman efendim ! (bu kısmı nasıl gür bir ses ve neşe ile anlatıyor ki )yer misin yemezmisin ?. Yoksa Şamda hacılara mı götürürsün ?. Artik eşşek sudan gelinceye kadar. Bak ! hakkını yememek lazım. Anası güzel döver. Hııhıhıııı !
Benim dövülüşümü anlatırken arada bir kahkaha atıyor gevrek gevrek Nuran Yenge. Belli ki el kadar ben, dayak yerken içinin yağları eriyormuş. Bari kına yaksaydın münasip bir tarafına. Öyle keyifli anlatıyor ki bu dayak yeme sahnemi, kadın zevkten eridi, bitti sanki. Bende içimden geçenleri belli etmemeye çalışarak yarım ağız tebessüm etmeye çalışıyorum. Ben gerildim. Ortalık gerilmesin bari diye. Amma bu tebessümü yaparken kafamın zonkladığını yüzümdeki ısının giderek artıp kulak uçlarımı dahi yaktığını duyumsuyorum. Bitirse de kurtulsam derken kızı Mine atlıyor konunun içine pür kahkaha ..
- Anne ! Beni de ısırmıştı Kanlicadaki yalının avlusunda da.. Dayı Dedem kurtarmıştı.
Yahu bitmiyecek mi? bu ısırık mevzuu. Açıldıkça açılıyor. Bendeki ateş ve sıkılma hissiyatı ise gittikçe kendimi kaybettirecek hatta havale geçirtecek boyutlara ulaşıyor. Kalkıp gidecegim ama hem herkesin içindeyim hem de bu ısırık konusunun içine tuz biber niyetine saygısızlık gibi bir malzemeyi de eklemek istemiyorum. Yoksa mazallah ya karga misali kapıya çakarlar yada yetmiş iki kapıda leşimi dolaştırırlar. Zaten bu kadar ufak bir vukuattan otuz yıldır lekeli dolaşıyorum. Sonum olur toptan.
Tahammülüm tükenmeye başlıyor. Dişlerimi gıcırdatmaya başliyorum kimseye belli etmeden. Hırsımı kendimden çıkartmaya başlıyorum. Lanet olasıca şu dişlerim kırılmış olsalardı da ısıramasaydım. Bir ara üşüyor gibi oluyorum. Beynimde ki her kıvrım karıncalanmaya başlıyor. Acayip bir ruh hali içine giriyorum.
Şeytan diyor ki Nuran Yengeyi herkesin içinde öyle olmamıştı böyle olmuştu diyerek ISIRIP kaç.
Fakat heyhat hala başaramadim. Ama bir gün mutlaka.
Azmin elinden hiç bir şey kurtulamaz. Belki de bu projem dahilinde babama kendim için porselen dişler yaptırırım kim bilir.
Bir gün gazeteler yazar Manyağın Teki Beşiktaş da Bir Kadını Isırıp Kaçtı diye
Bilirlermi hadisenin masum bir çocukluk hatırasından kaynaklandığını ?


- Efendim bu Cemalin sıpası Ali Necip var ya ?
İçimden; Niye sadece Cemal'in oğlu oluyorum. Cemal Rebii beni Arnavutun küfesindeki lahananın içinde bulmadı ki. Annem de var benim. Onun adını niye söylemiyor. Anneme gıcık olduğunu her zaman bastırara belli edecek. Hep annemle çekişme içinde. Bir türlü annemi kabul edemedi ki.
- Eee Nuran Hanım ?
- Benim oğlan Önderi tekkenin bahçesinde yakalıyor
- Bak sen ?
- Tutuyor kolundan. Önderi bir ısırıyor bir ısırıyor. Bebe katılmış. Kolu mosmor. Yavrucuğum iki saat kendine gelemedi. Öyle bir ısırmış ki nerdeyse kan çıkacak. Ağzımda ekmek çigneyip bastırdım.Tuttum Cemal'e söyledim. Fakat Cemal yumuşaktır. Bir şey yapmadı. Sonra anası Önder'i ağlarken görünce;
Yine annemin ismini söylemiyor. Tepemdeki iki tel saç iyice dikilmeye başladı. Dudaklarımı içten içe ısırıyorum.

- Anası Ali Necib'i bahçedeki kuyunun yanındaki çınar ağacının içinde saklanmış buluyor. Aman efendim ! (bu kısmı nasıl gür bir ses ve neşe ile anlatıyor ki )yer misin yemezmisin ?. Yoksa Şamda hacılara mı götürürsün ?. Artik eşşek sudan gelinceye kadar. Bak ! hakkını yememek lazım. Anası güzel döver. Hııhıhıııı !
Benim dövülüşümü anlatırken arada bir kahkaha atıyor gevrek gevrek Nuran Yenge. Belli ki el kadar ben, dayak yerken içinin yağları eriyormuş. Bari kına yaksaydın münasip bir tarafına. Öyle keyifli anlatıyor ki bu dayak yeme sahnemi, kadın zevkten eridi, bitti sanki. Bende içimden geçenleri belli etmemeye çalışarak yarım ağız tebessüm etmeye çalışıyorum. Ben gerildim. Ortalık gerilmesin bari diye. Amma bu tebessümü yaparken kafamın zonkladığını yüzümdeki ısının giderek artıp kulak uçlarımı dahi yaktığını duyumsuyorum. Bitirse de kurtulsam derken kızı Mine atlıyor konunun içine pür kahkaha ..
- Anne ! Beni de ısırmıştı Kanlicadaki yalının avlusunda da.. Dayı Dedem kurtarmıştı.
Yahu bitmiyecek mi? bu ısırık mevzuu. Açıldıkça açılıyor. Bendeki ateş ve sıkılma hissiyatı ise gittikçe kendimi kaybettirecek hatta havale geçirtecek boyutlara ulaşıyor. Kalkıp gidecegim ama hem herkesin içindeyim hem de bu ısırık konusunun içine tuz biber niyetine saygısızlık gibi bir malzemeyi de eklemek istemiyorum. Yoksa mazallah ya karga misali kapıya çakarlar yada yetmiş iki kapıda leşimi dolaştırırlar. Zaten bu kadar ufak bir vukuattan otuz yıldır lekeli dolaşıyorum. Sonum olur toptan.
Tahammülüm tükenmeye başlıyor. Dişlerimi gıcırdatmaya başliyorum kimseye belli etmeden. Hırsımı kendimden çıkartmaya başlıyorum. Lanet olasıca şu dişlerim kırılmış olsalardı da ısıramasaydım. Bir ara üşüyor gibi oluyorum. Beynimde ki her kıvrım karıncalanmaya başlıyor. Acayip bir ruh hali içine giriyorum.
Şeytan diyor ki Nuran Yengeyi herkesin içinde öyle olmamıştı böyle olmuştu diyerek ISIRIP kaç.
Fakat heyhat hala başaramadim. Ama bir gün mutlaka.
Azmin elinden hiç bir şey kurtulamaz. Belki de bu projem dahilinde babama kendim için porselen dişler yaptırırım kim bilir.
Bir gün gazeteler yazar Manyağın Teki Beşiktaş da Bir Kadını Isırıp Kaçtı diye
Bilirlermi hadisenin masum bir çocukluk hatırasından kaynaklandığını ?

öykü on Haziran 05, 2009 dedi ki...
YanıtlaSilO kadar dogru bı tespıt kı
bu
seytan dıyor kı.... dıye baslayıp ta
boyle hanı ıcımızde kalan
Nuran yengeyı ısırıp kacmak gıbı bıseyler:))
Yıne bı solukta cok severek okudum:))
Tskler bu guzel paylasım ıcın..
Ali İkizkaya on Haziran 09, 2009 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Öykü!
Tam içinden geldiği gibi. Belki bir gün ısırır kaçarız.
Sevgilerim İle