
Oturup şöyle bir yaşama baksan !Hep gelenler ve gidenler var. Gelişleri ve gidişleriyse hep bir dönüm. Zamana ait dönümler, olaylara ait dönümler. Gelişinin yıl dönümü.., gidişinin yıl dönümü..Giden gelene açacağı yerin genişliğiyle doğru orantıda bir şiddette çekip gidiyor aceleci bir tavırla. Öyleki yalnızlığı bile emanet bırakarak ayrıldığı mecradan. Sonra hep yalnızlığa yükleniliyor, "Vur Abalıya" misali. Yalnızlığın ne suçu var ki?....

If you cannot see the audio controls, your browser does not support the audio element
Neden olduğunu bilmesemde cam ve suyu birbirlerine benzetirim hep. Su tanecikleri ile de Cam kırıklarını. Biri evrene öbürü insana dair hikayedir. İkisi de tabiatta yok olmaz. Biri esnek diğeri kırılgan...Bir de suyu Sevgiye, Aşka benzetirim. Birliktelik ise Su dolu Cam bir kab. Cam aşkı sarıp sarmalar, incecik. Ateşte geçirdiği zamanın yanmışlığı, özlemiyle....

Çocukların dağlardan toplayıp pazar yerinde harçlık için sattıkları çiçekleri gördüğünde..,Ovidius'un;Sudaki aksine aşık olan Narcissus ve ona sevdalı, kendini ordan oraya vuran zavallı Echo'nun hikayesini anlatan söylencesini düşündü, bir müddet..Sonra da çiçeklerin görsel bellekleri olduğu gerçeğini.. Çocuklardan, senin gelişini pencerenin önünde beklemeleri için bir kaç demet satın aldı.. Ve bir not düştü demetin üstüne;Seni bekleyen...

If you cannot see the audio controls, your browser does not support the audio element
, nedir ?? Hiç gerçekten düşündün mü ? !Tutunacak tek bir dalı bile olmamak mı? dır, düştüğünde..,Paylaşamamak mıdır?..,Paylaşamayıp ta içinde iyi ve güzel adına ne varsa seni zehirlemesi midir?..,Anlatamadığın, sesine ses bulamadığın hikayeler mi? biriktirmektir, valizinde..,Tavşan atikliğiyle kulağı zilde mi? olmaktır, en derin uykularda bile..,Cevap...