Hayat, şu bakkalardan çocukların sıkça satın aldığı yumurta çikolatalar gibi. Kimilerine araba, uçak çıkıyor. Biniyorlar ve devrediyorlar alemi. Kimilerine çöp insanlar çıkıyor. Hazineler keşfediyorlar. Kimilerine de kediler çıkıyor, iki kulak, bir kuyruk, dört de pati. Biraz da miyavv.
Biri beyaz biri kara iki kedi..
Birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak, birbirlerine dayanarak yola çıkmışlar. Gölgeler akşamüstünü söylüyor. Yorgun bir günün sonunda eve dönüyorlarmış gibi. Yüzlerini görmüyoruz ama eminim mırıl mırıl konuşuyorlardır.
Belli sınanmış, denenmiş bir dostluk bu. Uzun yolları da göze alabilen bir dostluk. Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz?
Akşam üstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, Omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omzun,
Belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı ayakların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu,
Değerini biliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?
Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp
Kendimizi hep ilerde bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
Karşımıza erken çıkmış insanları yolumuzun dışına sürüklerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman aynı fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını ödetir.
Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların
Savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün...
Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz,
Ya da olanlar olması gerekenler değildir.
Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz,
Gün gelir kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir...
Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları 'bir gün' geçmişte kalmıştır oysa;
Hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığınız, omzunun üzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip 'Nasıl olsa ilerde bir gün tekrar karşıma çıkar.' dediğinizdir. Oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir O, boş yere bu sokaklarda aranırsınız...
Aslında alıntı yapmamak lazım yazıyorsanız. Murathan Mungan'ın bu metninin içine doldurdukları beni hep etkilemiştir. Sadece paylaşmaktı amacım. Birlikte bakmaktı uzunca bir aradan sonra ...
Etiketler: Cam Kırıkları
0 Yorum Yapılmış Kediler Bilir III İçin