Hep soracaklarım oluyor..
Kime mi ? Tabii ki sana. Senden başka kimim var ki benim..
Aklımda kalsınlar, unutmayayım diye bir çok sefer tekrarlıyorum kendi kendime. Ama ne oluyorsa oluyor ve sana can-ı gönülden sormak istediklerimi unutuyorum. Belki de can evimden istememeliyim sormayı. Bu yüzden unutuyor olabilirim. Unutmam bir şey değil de, ne yazık sen gitmiş oluyorsun soracaklarımı hatırladığımda. Ben de sana sorularımı, hep böyle yıllardır, yazıp yazıp biriktiriyorum tahta bir kutunun içine..
Sahi, ben hasta iken sen benim başımda böyle bekledin mi ?
Kulaklarım, ayaklarım ateşler içinde yanarken,
Elini tenime değdirdiğinde
Sen, kuzey rüzgarlarıyla üşümüş gibi titredin mi ?,
Bir tirbişonun şişe mantarını delişi gibi kalbine "kaybediş" usul usul sokuldu mu ? Hem de hiç kan akıtmadan. İçine oturur, boğar gibi..
Ateşten yarı baygın gözlerimde, yitişin acıları olduğunu gördün mü ?
Sıçramalarımın, senin gitme ihtimalinin kabusları yüzünden
Ve
Sayıklamalarımın ise, seni kaybetmemek için anlaşılmaz bir lisanda yapılmış dualar olduğunu ?
Zordu belki anlamak ama,
O güzel saçlarının altındaki beyninin kıvrımlarında bir anlıkta olsa "Ben'i" kaybetme olasılığı hiç dolaştı mı ?..
Sen gittiğinde ben ateşlenmiş yatıyordum ..
Kapıyı kapatmadan önce yatağın içinde benim üşüdüğümü, kapının ardında senin alev alev yandığını duyumsadın mı ?
Kime mi ? Tabii ki sana. Senden başka kimim var ki benim..
Aklımda kalsınlar, unutmayayım diye bir çok sefer tekrarlıyorum kendi kendime. Ama ne oluyorsa oluyor ve sana can-ı gönülden sormak istediklerimi unutuyorum. Belki de can evimden istememeliyim sormayı. Bu yüzden unutuyor olabilirim. Unutmam bir şey değil de, ne yazık sen gitmiş oluyorsun soracaklarımı hatırladığımda. Ben de sana sorularımı, hep böyle yıllardır, yazıp yazıp biriktiriyorum tahta bir kutunun içine..
Sahi, ben hasta iken sen benim başımda böyle bekledin mi ?
Kulaklarım, ayaklarım ateşler içinde yanarken,
Elini tenime değdirdiğinde
Sen, kuzey rüzgarlarıyla üşümüş gibi titredin mi ?,
Bir tirbişonun şişe mantarını delişi gibi kalbine "kaybediş" usul usul sokuldu mu ? Hem de hiç kan akıtmadan. İçine oturur, boğar gibi..
Ateşten yarı baygın gözlerimde, yitişin acıları olduğunu gördün mü ?
Sıçramalarımın, senin gitme ihtimalinin kabusları yüzünden
Ve
Sayıklamalarımın ise, seni kaybetmemek için anlaşılmaz bir lisanda yapılmış dualar olduğunu ?
Zordu belki anlamak ama,
O güzel saçlarının altındaki beyninin kıvrımlarında bir anlıkta olsa "Ben'i" kaybetme olasılığı hiç dolaştı mı ?..
Sen gittiğinde ben ateşlenmiş yatıyordum ..
Kapıyı kapatmadan önce yatağın içinde benim üşüdüğümü, kapının ardında senin alev alev yandığını duyumsadın mı ?
Asya'nın ufacıcık ayakları için ..
Görsel: Ali İKİZKAYA
Etiketler: Cam Kırıkları
0 Yorum Yapılmış Yarım Kalmış Öyle Bir Şey İçin