{ margin-top:0px; position: relative; top: -50px; }

Rensi'nin Hikayesi

Yazar Yazmak Keyiftir 15.06.2009 Circa

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal pireler berber iken
ve ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken...

Gözlerde hayallerin hiç eksik olmadığı,

Masallarında düşlerin hep olduğu

Düşlerinin içinde de uykuların saklı olduğu bir uzak asya ülkesinde:

Rensi adında bir kadın ve onun oğlu Meru varmış..

Rensi oğlu Meru ile beraber nehrin yanındaki küçük bir kulübede yaşıyormuş. Meru'nun babası daha Meru bebekken ölmüş. Rensi çocuğuna yiyecek bulabilmek için çok çalışıyor ve hiç paraları yokmuş. Fakat kadın buna aldırmıyormuş. O sadece ve sadece oğlunu düşünüyormuş. Ve oğlu Meru yu çok seviyormuş..
Aradan yıllar geçmiş. Meru büyüyüp bir delikanlı olmuş. Bir gün kendi kendine:

- «Annem yaşlı, halbuki ben gencim. Buradan uzaklaşıp para kazanmalıyım. Zavallı anneme yardım etmeliyim. En iyisi şehire gideyim. Orada zengin olurum. Sonra döner, anneme istedigi gibi bir ev yaptırırım. Ona bir çok uşak ve hizmetçi bakar. Bahçemizde türlü türlü çiçekler yetişir. Annem de mutlu olur.» diye düşünmekteymiş.

Meru, bu düşüncesini bir gün annesine açmış. Fakat kadıncağız sevinecek yerde kederlenmiş.

- «Gitme oğlum. Ben güzel bir ev istemiyorum. Bu kulübe bana yetiyor. Hizmetçi, uşak da istemem. Sana hizmet etmek beni memnun ediyor. » demiş

Fakat Meru'nun inadı tutmuş. Bu yüzden :

- « Olmaz, Gitmeliyim. » demiş annesine .

Delikanlı annesiyle vedalaşıp şehrin yolunu tutmuş..
Yıllar geçmiş...

Meru çok çalışıyormuş. Bir taraftan da para biriktiriyormuş. Biriktirdiği paralarla da ticaret ya­pıyormuş. Böylece Meru zengin olmuş ama, bu ona kâfi gelmemiş. Daha da çok zenginleşmiş.

O şehirde Unu adında çok zengin bir adam yaşıyormuş. Ve çok ünlü bir tüccarmış. Ülkede kendisini tanımayan yokmuş. Unu'nun fevkalâde güzel de bir de kızı varmış.
Kızın adı da Bata'ymış. Meru, para kazandıkça. hırsa kapılıp. Sık sık:

- «Ben de Unu kadar zengin olacağım, bunun için de en iyisi onun kızı Bata'yla evlenmek. Unu yaşlı bir adam. O ölünce bütün parası da bana kalır.. O vakit ben de Unu kadar tanınırım. Ünlü bir insan olu­rum. » diye planlar yapmaktaymış.

Meru istediğini de yapmış. Unu'ya kendisini sevdirip kızı Bata ile evlenmiş. Meru çok mutluymuş artık. İlk iş kendisine güzel bir gemi yaptırmış.

Bir gün eşi Bata'ya:

- «Seninle uzun bir yolculuğa çıkacağız, ge­mim çok büyük ve güzel. Bunu beğeneceksin.» demiş.

Böylece Bata, eşinin gemisine binip güzel yerlere doğru yola çıkmış. Çeşit çeşit tropik adalardan sonra. Nihayet gemi büyük bir nehire girmiş. Meru, çocuk­ken yaşadığı yerleri görür görmez hatırlamış tabii. Bunu eşi­ne de söylemiş. Bata, ilgiyle etrafına bakınmış ve :

- «Demek çocukken burada oturdun. Peki annen hâlâ burada mı?» demiş.

Meru, dalgın dalgın :
- «Bilmiyorum,Gidip bakalım» diye cevap vermiş.

Bir kayığa binerek kıyıya çıkarlar. İleride Meru'nun annesinin kulübesi vardı. Birdenbire kulübenin kapısı açıldı. Rensi koşarak dışarıya çıktı. Oğlunu tanımıştı...
Kadıncağız hem koşuyor, hem de:

- «Oğlum!» diye bağırıyordu. «Oğlum Meru!»

Meru, yaklaşan yaratığa bir baktı. Çok ihtiyar ve fa­kir bir kadın gördü. Kadının elbisesi eski ve yamalıydı. Yüzü de kırış kırıştı. Bata, merakla sordu :

- «Gelen annen mi?»

Fakat Meru, fakir ihtiyara sinirlenmişti. Hemen in­kâr etti:

- «Hayır, hayır! Benim annem değil o. Bana kalır­sa bu kadın deli! Kendisini hiç tanımıyorum. Benim an­nem ölmüş! .. . »

Genç adam, eşini kolundan çekerek kayığa bindirdi.. Hemen gemiye döndüler. Meru bu arada bir kere bile ol­sun dönüp ihtiyar annesine bakmamıştı. Zavallı Rensi oğlunun bu hareketine çok üzüldü. Ağ­laya ağlaya yakındaki bir tepeye çıktı. Geminin arkasın­dan baktı. Sonra:

- «Meru, sen benim oğlumsun. Seni ben büyüttüm. Fakat fakir olduğum için beni tanımak iste­medin.» demiş

Birdenbire gökyüzü kapkaranlık kesilmiş. Şimşekler çakmış. Üstelik yıldırım Meru'nun gemisine isabet etmiş. Ge­miciler Bata'yı kurtarmış ama Meru yanıp kömür olmuş.

Bata, daha sonra o tepeye gider. Oraya bir tapınak yaptırır. Buna da, `Anneler Tapınağı' adını verir. Böylece bu tapınağı görenler Meru'nun başına gelenleri hatırlayıp yaşlı annelerine saygısızlık etmekten kaçınmışlar.
Sonra gökten üç kiraz ağacı çiçeği düşmüş.
Birisi sizin başınıza
Birisi benim başıma
Üçünsü kimee.
..



Anlatan Fakir

edit post

0 Yorum Yapılmış Rensi'nin Hikayesi İçin

Yorum Gönder

Sevgili Okuyucu!
Burada yazılanların tamamı birbirimize kimi zaman buruk kimi zaman ise hoşça vakit geçirtmek ve geçirmek arzusu ile yazılmış hikayelerden öte bir şey değil. Bu dünya yolculuğumuzda birbirimize hikayeler anlatıyoruz. Beğenenler birlikte yürümeye devam ediyorlar. Amaçsa bir farkındalık yaratarak önümüzden geçenleri görebilmek. Bakmakla Görmek arasındaki derin farkı vurgulamak veya izah etmeye çalışmak gücümüzce.Söylediklerimin altındaysa paylaşma arzusundan gayri hiç bir şey yok.

Yüzünüz hep ışığa ve sevgiye doğru olsun.

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

© Petit Prince Template by Petit Prince For Petit Prince Blog