Kız, yıllar yılı o kadar çok dua etmişti ki.. Tanrı da kayıtsız kalamamış ve en sonunda yastığının kenarına bir sabah bırakıvermişti sevgili sevgilisini. Dualarının çokluğundan mı yoksa kuvvetinden mi dir bilinmez ..
Öyle ufaktı ki sevgili sevgilisi.
Gölgelerin küçüminnacık olduğu sıcak bir ülkeden gelmişti. Kanaatkar bir kızdı ve hiç gücenmemişti. Onun için Tanrısına çokca teşekkür etmişti. Sevgilisinin geldiği o sabah doğruca bir kuyumcu ustasına gitti. Boynuna göre bir kolye zinciri ve ucuna da sevgilisinin sığabileği ölçülerde camdan bir kutucuk sipariş etti. Böylece sol göğsüne yakın olabilecekti bitanesi. Ve her şeyden önemlisi hissedebilecekti kendisi.. Ve hissedebilecekti sevgilisi kalbindeki sesi..
Artık yalnız değillerdi. Herşeyden güzeli işe de birlikte gidebilmeleriydi. Kız ofisten girince içeri, cam kutucuğun açıp kilidini masasının üstüne koyuyordu sevgilisini. Gidip kalemliğin dibindeki loş gölgelikte oturuyordu sevgilisi. Oradan daha iyi görebiliyor ve izleyebiliyordu çok tanesi kendisini.
Zaman zaman o küçücük haliyle parmaklarından birine sarılıp yanağını dayıyordu hissetmek için tenini, ona olan sevgisini. Bazen de kolundan yürüyerek omuzuna çıkıyor ve bağırıyordu oradan ."Seviyorum Seni". En sevdiği şeylerden bir tanesi kızın halka küpeleriydi. Oturunca onlara sallanabiliyordu bir ileri bir geri. Kimsenin bilmediği bir keyifti. Seviyordu kız da bu fantaziyi. Hoşuna gidiyordu her sallanışında boynuna bir öpücüğün değişini. Sinirliyse eğer;
Komiklik olsun diye can tanesi. Yüksek sesle sayıyordu saç tellerini. Ve gülebilmişse eğer;
Parlatıp canının içi gözlerinin kristal yüzeyini. Yatıveriyordu gamzelerinin içine seyretmek için kızın göz bebeklerindeki yıldızlı geceleri.
Onların hissettikleri.. Bir de sevgileri
Öyle ufak, öyle minnacıktı ki.
Bir gün giriverdi ikisi
Dev bir Sedir Ormanından içeri ...
** Hiç bir zaman karşılaşmadığım ama her zaman varlıklarını hissettiğim, içindeki o küçük kız çocuğunu korumayı başarabilmiş kocaman kızlara armağanımdır.
Etiketler:
Küçük Hikayeler,
Valizde Kalanlar
Öyle ufaktı ki sevgili sevgilisi.
Gölgelerin küçüminnacık olduğu sıcak bir ülkeden gelmişti. Kanaatkar bir kızdı ve hiç gücenmemişti. Onun için Tanrısına çokca teşekkür etmişti. Sevgilisinin geldiği o sabah doğruca bir kuyumcu ustasına gitti. Boynuna göre bir kolye zinciri ve ucuna da sevgilisinin sığabileği ölçülerde camdan bir kutucuk sipariş etti. Böylece sol göğsüne yakın olabilecekti bitanesi. Ve her şeyden önemlisi hissedebilecekti kendisi.. Ve hissedebilecekti sevgilisi kalbindeki sesi..
Artık yalnız değillerdi. Herşeyden güzeli işe de birlikte gidebilmeleriydi. Kız ofisten girince içeri, cam kutucuğun açıp kilidini masasının üstüne koyuyordu sevgilisini. Gidip kalemliğin dibindeki loş gölgelikte oturuyordu sevgilisi. Oradan daha iyi görebiliyor ve izleyebiliyordu çok tanesi kendisini.
Zaman zaman o küçücük haliyle parmaklarından birine sarılıp yanağını dayıyordu hissetmek için tenini, ona olan sevgisini. Bazen de kolundan yürüyerek omuzuna çıkıyor ve bağırıyordu oradan ."Seviyorum Seni". En sevdiği şeylerden bir tanesi kızın halka küpeleriydi. Oturunca onlara sallanabiliyordu bir ileri bir geri. Kimsenin bilmediği bir keyifti. Seviyordu kız da bu fantaziyi. Hoşuna gidiyordu her sallanışında boynuna bir öpücüğün değişini. Sinirliyse eğer;
Komiklik olsun diye can tanesi. Yüksek sesle sayıyordu saç tellerini. Ve gülebilmişse eğer;
Parlatıp canının içi gözlerinin kristal yüzeyini. Yatıveriyordu gamzelerinin içine seyretmek için kızın göz bebeklerindeki yıldızlı geceleri.
Onların hissettikleri.. Bir de sevgileri
Öyle ufak, öyle minnacıktı ki.
Bir gün giriverdi ikisi
Dev bir Sedir Ormanından içeri ...
** Hiç bir zaman karşılaşmadığım ama her zaman varlıklarını hissettiğim, içindeki o küçük kız çocuğunu korumayı başarabilmiş kocaman kızlara armağanımdır.
0 Yorum Yapılmış Neyin Önemi Var İçin