{ margin-top:0px; position: relative; top: -50px; }

Çaresi Varmı Cam Kırıklarının ?

Yazar Yazmak Keyiftir 15.05.2009 Circa

Sıkışmıştı. Karanlık bir odanın dip tarafına sığınmış olsa da odanın altı yüzeyinin hep mesafe küçülterek üstüne gelmesi gibi bir şeydi günün her saatinde duyumsadığı. Vücudunda onun aleyhine çalışan iki tane el var gibi hissediyordu. Biri boğazını sıkıp diğeri de saniyede binlerce kez kalbini çimdiklerken bir üçüncü de "Sus! Ağlama! Ses Çıkarmayacaksın !" diye işaret ediyordu. Bu çelişkili, neden sonuç ilişkisi olmayan hallerin üstüne bir de durduğu yerde duramıyor, yere göğe sığamıyordu. Bir kaç kez kasabanın eczanesine gitse de uygun bir ilaç yoktu rahatsızlığı için eczacılık literatüründe. Başına gelenleri birilerine, gönül gözü olan bir insanoğluna anlatabilse rahatlayacak belki. Fakat kendisine deli denmesinden bir de bu ufak kasabada rezil rüsva olmaktan çekiniyor yaşadıklarından ötürü.
Yaylada, dere başlarında sulara, dağlarda Sedirlere, Ladinlere anlattı da olmadı. İçeri soğumadı. O ince sızı geçmedi, dinmedi. Aklı selim bir insan tarafından dahi kavranacak, yorum getirilecek cinsten değildi yaşanmışlığı.
Düşündü ki bir hekime gözükürse hem elalem alay etmeyecek, hem de konu komşunun da ağzına sakız olmayacak. Üstüne üstlük hekim, ona bir hasta muamelesi yapacak ve en azından kavramaya gayret edecek. Büyük şehirde ki bir hekim ar
kadaşı vasıtasıyla psikyatr bir hanımefendiden randevu aldı. Randevusuna gitmek için şehirlerarası yollarda çektikleri hiçti yaşadıklarının yanında. Yeter ki konuşsun, anlatsın ve derdine bir çare bulunsun du.
Muayenehanede laf olsun diye dergileri karıştırırken sekreter ismini söyleyerek yol gösterdi doktor hanımın odasına kadar. Doktor hanım; konusunda bilimsel makaleler yayınlamış tanınmış bir şahsiyetti. Korkarak içeri girdi. Doktor hanım ayakta elini uzatıp "Aysun" dedi. O da ismini tekrarladı. Doktor ellili yaşlarını süren yumuşak hatlı kumral bir hanımdı. Eliyle oturmasını işaret ettikten sonra kişisel bilgile
rini aldı. Ve "sizi dinliyorum" dedi.
Ses tonunu ayarlamak ister gibi yavaşça öksürdü. Başına gelenleri tane tane ve anlaşılır bir ses tonuyla anlatmaya gayret ediyordu. Taaa ki o internette araştırma yaparken bulduğu isim kısmına gelene kadar. Ağlıyordu. Her göz yaşı tanesi kloroform keskinliğindeydi adeta. Gözlerinin kör etmek için kimyaları değişmişti. Arkasından anlattığı olaylar serisinde kendine hakim olmaya gayret etti sürekli.
Finali anlatırken doktor hanım elinde ki kalemi masaya fırlatıp konuşmasını kesti.
-Gitti değilmi ?
-Evet !
-Beyefend
i benim başıma böyle bir şey gelseydi aklımı uçururdum. Tımarhaneye Kapatırlardı.
Aysun hanım ayağa kalktığında iki damla yaş onun da yanaklarından süzülüyordu. Sağ elini yüzüne kapatarak odadan koridora çıktı.
Çözüm aramak için geldiği yerde nelere sebep olmuştu. Çözümsüzken yardım alacağı bir insanı da böyle etkilemekten üzüntü duydu ve gitmek istedi. Odanın koridorla kesişen köşesinde karşılaştılar. Doktor hanım elinde cebine sokmaya çalıştığı bir mendil ve yüzünün ortasında kırmızı bir burunla kendisine bakıyordu. Aysun Hanım burnunu çektikden sonra;
"Eğer bir on yaş daha genç olsaydım ve eğer bu olayla sen bana gelmiş olsaydın, SENİ KAÇIRIRDIM" derken, yanağına yitirilmiş zamanların kayıp sevgilisine dokunmak ister gibi
elini koydu. Göz göze geldiklerinde kadının gözlerinde eski yaşanmışlıkları, kocaman sevgileri, kaçırılmış trenleri ve pişmanlıkları gördü bir an. Kadın bırakmıştı kendini. İçinden geldiği gibi sessizce ağlıyordu. "Özür Dilerim Sizi de Üzdüm" diyerek muayenehanenin kapısına yöneldiğinde, doktor hanım arkasından "Sağlıklı ve Zengin Bir Erkeksiniz" diye seslendi.
Binadan çıkıp şehrin uğultulu kitlelerinin arasına karıştığında Doktor Hanıma seslenir gibi; "Ama Cam Kırıkları Kanatıyor" diyebildi.

edit post

2 yorum:

  1. Maryjade on Mayıs 15, 2009 dedi ki...

    ne diyebilirim ki.. giden ve arkasında kalan bir yürek..aldığı her nefes canını acıtır ve soluduğu hava zehir olur,dar gelir,sıkar ümüğünü.. giden bilir mi acaba? Hisseder mi? Hayır,hemde kocaman bir hayır...
    giden günler geri gelmez,kanımca geri gelse zaten geç kalınmıştır..

    o halde cam kırıkları kanatsada yüreği,acısada,kanasada devam etmeli hayata.. inadına hayat diyebilmeli..

    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  2. Ali İkizkaya on Mayıs 16, 2009 dedi ki...

    Maryjade !
    İnsan ömrü hayatında kaç kere sevebilir adam gibi. Hele bir de 47 yıl beklediğin öteki yarın her şeyini alıp, O benim deyip sonrada hakaret edip, aşağılayıp, hiç kimsenin incitmediği gibi hırpalamışsa. Cam kırıklarından öte şeyler saçılıyor yerlere.
    En ağırı da hayalet ile bırakıp gitmesi. Yine de vücudum direniyor yaşam için ama ruhum hiç savaşmak istemiyor.
    Sürekli her şeyi yazmak istiyorum. Sanki yakınlarda gidecekmişim gibi bir acelem ve bir hazırlık var içimdeki odalarda.
    Yorumuna teşekkürler.
    Sevgilerim İle

    YanıtlaSil

Sevgili Okuyucu!
Burada yazılanların tamamı birbirimize kimi zaman buruk kimi zaman ise hoşça vakit geçirtmek ve geçirmek arzusu ile yazılmış hikayelerden öte bir şey değil. Bu dünya yolculuğumuzda birbirimize hikayeler anlatıyoruz. Beğenenler birlikte yürümeye devam ediyorlar. Amaçsa bir farkındalık yaratarak önümüzden geçenleri görebilmek. Bakmakla Görmek arasındaki derin farkı vurgulamak veya izah etmeye çalışmak gücümüzce.Söylediklerimin altındaysa paylaşma arzusundan gayri hiç bir şey yok.

Yüzünüz hep ışığa ve sevgiye doğru olsun.

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

© Petit Prince Template by Petit Prince For Petit Prince Blog