Annesi onu 30'larda doğurmak üzere gebe kaldıysa da olmadı. Ya tembelliğinden ya annesinin ondan ayrılmak istememesinden yada annesinin karın boşluğunu çok sevmesinden sebeple dünyanın ışığıyla buluşması 6o'lara denk geldi. Anne-oğul aşkı sırasında zaman unutulmuş.. Ve büyük bir zaman kayması olmuştu. Biraz zor bir durumdu körpe bir vucutta 30 yıl yaşlı bir ruha sahip olmak. 1940-50'lerin kültürel ve sosyal oluşumlarından beslenmiş. Ama bir çocuktu. Ve 7 aylık bir bebekti. Doktorlar onu pamuk dolu bir kutuya koyup yaşamaz teşhisiyle annesine vermişlerdi. Aslında hiç yaşamamalıydı. Yarışa yanlış yerden başlamıştı. Zaten 30-0 mağluptu maça çıkış anında. Hep uyum problemi olacaktı. Köklerinin sürekli gerilere çekmesi, ilkel kriterlerinin 30 yıl öncesine ait olması ruh beden eşleşmesinde garip bir hataya işaret ediyordu. Sürekli makaranın uygun zamana sarılmasını hasretle bekliyordu. Ama bu hatanın dönüşü ne zaman dı ? bilmiyordu. Gerçekten çok zor ve inciticiydi böyle özlemek, hiç mi hiç yaşayamayacaklarını. Oysa onun bileti 30 yıl öncesine aitti ve kullanmamıştı henüz. Üstüne üstlük biletinin geçerli olduğuna dair şimdi ciddi şüheleri de vardı.
İnsan nasıl hisseder ve ne algılar bu durumda ?. İmkansızı beklemek mi ? dir. Yoksa bir kereye de mahsus olsa ihtimal var mı ? dır.
Aslında yanlış rafa yerleştirilmişsindir oyuncakçı dükkanında. Bez bebek olup da kurmalı saatlerin arasına konulmak gibi. Görevli kadın bir hata yapmış ve seni yanlış rafa yerleştirmiştir. Hiç bir şansın yoktur birisi seni görene kadar. Belki de hiç olmayacaktır. Kendi kontrolünde olmadan bulunmaman gereken bir yerdesindir. Oraya ait olmadığının yarası saatlerin her "Tik-tak" ında kanar. Unutmak, yitip gitmek arzusuyla her vuruşta kafanı sallarsın. Kendinden geçip boyut değiştirmek istersin. Belki zamanı atlatmak, boşluğunu yakalayıp ait olduğun ana firar etmek için. Fakat gündelik yaşamda eğrelti kalmamak adına ana rahmine düşen, seni sen yapan özellik noktalarını kayıtlarından çıkardığını zannetsen de her yanının her yarısı eksiktir sende. Her parçan kayıp kısmını özleyip duracaktır. İster istemez ruhun kayıp dilin o zamana dair öyküler anlatacaktır. Hep bu yüzden tam olduğunun farkına hiç bir zaman varamazsın. Ruhunun valizi ise hep elindedir bir yandan ama, . Çare yoktur ne yazık !. Sen de hasılı ömür boyu özürlü yaşamayı öğrenmelisin ve O valizden kurtulmalısın.
Unutmalısın O yok ! Valize Bir Şeyler Biriktirmek Yok ! Ve herşeyden önemlisi O an için geçerli bir biletin ise Artık Yok !
Etiketler:
Yaşam Sepeti
İnsan nasıl hisseder ve ne algılar bu durumda ?. İmkansızı beklemek mi ? dir. Yoksa bir kereye de mahsus olsa ihtimal var mı ? dır.
Aslında yanlış rafa yerleştirilmişsindir oyuncakçı dükkanında. Bez bebek olup da kurmalı saatlerin arasına konulmak gibi. Görevli kadın bir hata yapmış ve seni yanlış rafa yerleştirmiştir. Hiç bir şansın yoktur birisi seni görene kadar. Belki de hiç olmayacaktır. Kendi kontrolünde olmadan bulunmaman gereken bir yerdesindir. Oraya ait olmadığının yarası saatlerin her "Tik-tak" ında kanar. Unutmak, yitip gitmek arzusuyla her vuruşta kafanı sallarsın. Kendinden geçip boyut değiştirmek istersin. Belki zamanı atlatmak, boşluğunu yakalayıp ait olduğun ana firar etmek için. Fakat gündelik yaşamda eğrelti kalmamak adına ana rahmine düşen, seni sen yapan özellik noktalarını kayıtlarından çıkardığını zannetsen de her yanının her yarısı eksiktir sende. Her parçan kayıp kısmını özleyip duracaktır. İster istemez ruhun kayıp dilin o zamana dair öyküler anlatacaktır. Hep bu yüzden tam olduğunun farkına hiç bir zaman varamazsın. Ruhunun valizi ise hep elindedir bir yandan ama, . Çare yoktur ne yazık !. Sen de hasılı ömür boyu özürlü yaşamayı öğrenmelisin ve O valizden kurtulmalısın.
Unutmalısın O yok ! Valize Bir Şeyler Biriktirmek Yok ! Ve herşeyden önemlisi O an için geçerli bir biletin ise Artık Yok !
0 Yorum Yapılmış Masum Bir Gecikmenin Sıkıntıları İçin