{ margin-top:0px; position: relative; top: -50px; }

Piramit Pasta-Giriş

Yazar Yazmak Keyiftir 25.05.2009 Circa

Kucağında kedisi Cicoz ile apartmanın kuytu ve karanlık kısmında kalan merdivenlerde oturuyordu. Merdivenler yeni temizlenmiş ve miss gibi arap sabunu kokuyordu. Üstünde kısa kollu bir beyaz gömlekle çapraz tek askılı kısa bavyera pantalonu vardı. Ayaklarında da hani şu resimdekilerinin aynılarından. Annesi onu kırmamış, sokağa oynaması için göndermişti. Fakat annesi, üstü başını temiz tutmasını tembih etmeyi de unutmamıştı. Özellikle de papuçlarını. Geri dönüşünde papuçlarda yada üst başta olabilecek bir sorunun nelere yol açabileceğini kestirebiliyordu küçük aklı daha önceki yaşanmışlıklarıyla. O yıllarda hazır giyim diye bir şey yok. Giydiklerinin tamamı annesi tarafından onun için özel dikiliyor. Anne özellikle yurtdışından BURDA adında dikiş dergileri getirtiyor ki oğlu güzel giyinsin. Onun dış görünüşü, giydikleri son derece önemli. Zira sokakta onun görenler "Annesinin oğlu" diyecekler. Bir çeşit farklılaşma yada gurur kaynağı bu sözler genç annesi için.Gerçi kıyafetlerini de sevmesine rağmen papuçlara farklı bir bağlılığı var. Merdivenlerde kedisiyle beraber otururken giydikleriniyse (resimdekiler) bir başka seviyor. İstanbul'un Nişantaşı semtindeki Rumeli Caddesi üzerinde Disney adında ortopedik papuçlar imal eden bir mağaza var. Papuçlar oradan satın alınmış. Babasını sıkıntıya sokacak kadar büyük bir bedel ödenmiş papuçlarına. Disney mağazasını çok seviyor. Mağazanın içinde çeşitli tropik hayvanlar, bir papağan bir de ufak bir maymun var. Hem hayvanları sevdiği hem de uzak ülkelerin canlılarından sebeple hayallere dalabildiği için mağazaya adeta bağımlılığı var. Her alışverişe çıkıldığında annesinden oraya uğrayabilmeyi rica ediyor.
Son günlerde, içinde olduğu garip hüzün havasının rüzgarlarıyla üşüdüğü ve papuçlarına bir şey olmaması için sokak yerine kedisiyle merdivenlerde oturmayı tercih etmişti. Cicoz 8-9 aylık siyah hakim, siyah beyaz dişi bir kedi. Arka bahçede bulup Özgül halasıyla bakmışlar annesinden gizli. Halasıyla arasında küçük sırları var. Onları çok iyi saklıyor. Sadece kedisine anlatıyordu. Kucağında duran Cicoz'un patilerindeki yumuşak ve pempe et parçalarını çok sevdiği için masaj yapıyordu merdiven basamağında. Cicoz'un patilerine dokunmak onda yumuşacık hisler uyandırıyor. Kadife yumuşaklığında duygulara uzanıyor, içinde yuvarlanıyor. Zaman zaman da oturduğu yerden bakışları çiçek işlemeli demir apartman kapısından geçip caddeye değiyor. Bakışları dalgın. Bir kaç kez denemesine rağmen annesini Cicoz'un eve alınması için razı edememiş. Hatta " Kılları evi mahveder. Bu huyu nerden edindin. Halası kılıklı.." gibi içini acıtan sözler de duymuştu annesinden. Özgül Halasına bir şey söylendimi çok inciniyordu. Annesi, özellikle baba tarafına yakınlığından ötürü yüreğine minik iğneler batırmayı ihmal etmiyordu fırsatı olduğunda. Annesinin balkondan kendisine seslendiğini duydu apartman içindeki yerinden. Kendisini aramaya geleceğinden Cicozla birlikte merdivenin alt tarafındaki boşluğa saklandı. Annesi kapıyı aralık bırakıp merdivenlerden inerek sokağa çıktı kendisini aramak için. Cicoz için merdiven altına yerleştirdiği büyük yumurta kutusunu kapıp kedisiyle eve girdi. Cicozu kutuya koyup aceleyle salondaki koltuğun altına yerleştirdi. Pencerenin önüne geçip dışarıya bakmaya başladı. Annesi geri döndüğünde salondan geçerken soğuk bir sesle "Geri dönebilmişsin maşallah" dedi. Yufkacının vitrinine olanlardan sonra annesiyle arasında soğuk rüzgarlar esiyordu. O hadisenin ertesinde annesi muhteşem bir dayakla taçlandırmıştı yaptığı yaramazlığı. Aslında fedai tipli ve tek başına eylem koyacak cesarette değildi. Sürekli çocuklarla yapılan toplu eylemler sırasında başına gelen talihsizliklerden ötürü adı çıkmıştı dokuza. Ve inmeyecekti sekize.
Havanın karardığını fark ettiğinde annesi sesleniyordu. "Buradayım" dedi. Annesi mutfağa çağırarak masaya akşam yemeği için yerleştirilecek çatal ve bıçakları tutuşturdu eline. Elindekileri masaya bırakmıştı ki kapının zilini ve babasının öksürüğünü duydu. Koşup kapıyı açtı. Gelen babasıydı. Portmanto'da babasının çantasına baktılar birlikte. Babası Hacı Bekir'den sevdiği piramit pastalardan getirmişti. Çok hoşuna gitti. Bir şey söyleyeceğini işaret etti babasına parmağıyla. Eğilen babasının kulağına Cicoz'un koltuğun altında bir karton kutuda olduğunu ve gece odasına alacağını söyledi. Babası annesinin sinirlenmesinden endişeli bir tavırla "Bu sefer tamam ama sabah yine bahçeye bıracaksın" dedi. Babasını yanağından öptü. Birlikte salona geçip masadaki yerlerini aldılar.



Son bölüm yarın ....

edit post

0 Yorum Yapılmış Piramit Pasta-Giriş İçin

Yorum Gönder

Sevgili Okuyucu!
Burada yazılanların tamamı birbirimize kimi zaman buruk kimi zaman ise hoşça vakit geçirtmek ve geçirmek arzusu ile yazılmış hikayelerden öte bir şey değil. Bu dünya yolculuğumuzda birbirimize hikayeler anlatıyoruz. Beğenenler birlikte yürümeye devam ediyorlar. Amaçsa bir farkındalık yaratarak önümüzden geçenleri görebilmek. Bakmakla Görmek arasındaki derin farkı vurgulamak veya izah etmeye çalışmak gücümüzce.Söylediklerimin altındaysa paylaşma arzusundan gayri hiç bir şey yok.

Yüzünüz hep ışığa ve sevgiye doğru olsun.

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

© Petit Prince Template by Petit Prince For Petit Prince Blog