Yıllar önce satın aldığı kitapların ön sayfalarına o anda hissettiklerini karalayıp altına da tarih ve yer yazmayı ilk alışkanlık haline getirdiğinde bir bilseydi Boğaziçini o yağmurlu günde terk etmek zorunda kalabileceğini..
Hem de Egenin en alt noktası için.Şimdi iskelenin önündeki Çınarın altında cigara tellendirmeyi, işsiz-parasız günlerde O'nun için tuttuğu Lüferlerin pullarını, taş mektebin burnundan vuran poyrazla üşümeyi ve Boğaziçinde esen o rüzgarları özlüyor. Bazen gökteki bulutlara Boğaz kıyılarını görüp görmediklerini düşenerek bakıyor. Boğaziçi kıyısında Ege öyküleri yazabiliyorken, Ege kıyısında Boğaziçi için ağlayabildiğinin ayırdımına bir Ege selamında varıyor.
Boğaziçinin o köyünde de yalnızdı aslında. İçinden gemiler geçen şehrinde köşe başına bakarak öylece avunuyordu. Aldatıyordu çocuk nefsini yine kendi beyniyle her köşesine Bizans, Osmanlı sinmiş kentinin kuytularından bir gün pamuk Prensesin çıkıp geleceğini bekleyerek.
Tükendi bir gün gücü.. İçindeki Lunaparkın elektrikleri kesildi. Durdu atlıkarınca.
Maneviyatı yetmediği için çağırdı bir gün nakliyat firmasını. Gelip topladılar onu, ona ait kırılmış parçaları, tükenmiş umutlarından arta kalanları ve hatıralarını...... Fotoğrafları....
Gideceği yere ulaşmak için kamyondan farklı bir güzergah seçti ve direksiyon başında tüm yol boyunca ağlayarak unutmak istese de ,
Hiç Unutamadı O kenti,
İçinde Vapurların Sefer Ettiği Evini.
Ve Hiç Kimse Bilemedi, Bilmedi.
Sessiz ve Yapayalnız Kenti Terk Ettiğini.
Gideceği Kasabanın Yol Üzeri
Gözyaşlarının Tuzu Öyle Yaktı ki Gözlerini..
Artık O, Bir Daha Kentini
Ve İçinden Geçen Gemileri Göremeyecekti ..
Kaybetmek, Ayrılış, Özlem... İnsanın ruhunu nasıl bıçaklar sinsice bilirim yapayalnız saatlerde. Kanattıkça kanatır. Ve O KAN nasıl besler sevgiyi, bir gün geri dönebilmeyi her dolunayda. Bıraktığı gibi bulabilmeyi .
0 Yorum Yapılmış Diren Sucu'nun Kenti için Melancholia İçin