{ margin-top:0px; position: relative; top: -50px; }

Kendim İnsanına Notlar -I-

Yazar Yazmak Keyiftir 22.05.2010 Circa

Bir müddetten beri ofisten günün sabaha devrilen saatlerinde çıkıp eve dönüyorum. Bu avuç içi kadar kasabada bir tek fırıncılar çalışıyor bu saatlerde. Afrika'daki insanların bir dilimine hasret oldukları ekmekleri bizim gibi gözü doymazlara sabaha taze yetiştirmek için kan ter içinde çalışıyorlar. Tek bir dilimi değil, kırıntıları için bile aç insanlar neler vermez ?. Biz neredeyiz ? onlar neredeler. İrdelemeden, vicdanının önünde yığılmadan edemiyor insan..
Demli Hayat adında bir blog var. Zannediyorum bir çift yazıyor. Blog hayatıma başladığımda ilk okuduğum bloglardan biriydi. Ve alyanslarıyla ilgili "İŞARETLENMEK" üzerine yazdıkları bir yazı, gelip beni alnımın tam ortasından vurup gitmişti. O günden beri sürekli okuyorum bloglarını. Geçenlerde ekmek kırıntıları üzerine yazdıkları bir yazı beni yine ciddi anlamda etkiledi ve bir yorum bıraktım. Yorumumun yayınlanıp yayınlanmadığını anlamak için; doğal olarak herkesin yaptığı gibi ben de "yanıt yorumları kutucuğunu" işaretleyiverdim. Arkasından da yayınlandığına dair ileti geldi. Fakat ben bu yazı ile ilgili aboneliğimi iptal etmediğimden dolayı bugün akşam saatlerinde, sözünü ettiğim "ekmek kırıntıları" yazısından bir ileti daha geldi. Bir okuyucu daha aynı yazıya yorum bırakmış. Yazının ruhu " tepkisizleşmek, duyarsızlaşmak" üzerine. Daha bir iyi anlaşılması adına yorumları aynen alıp aşağıya kopyalıyorum.

3 Yorum:

tatlıhayat
SİZİNLE AYNI FİKİRDEYİM,NASIL BÖYLE DUYARSIZ,KAYITSIZ BİR TOPLUM OLDUK BİLMİYORUM.SEVGİYLE...

Ali İkizkaya
Küçük Kızın davranışı beni ne kadar duygulandırdı ve sarstı ki tarifi zor. O minicik ellerin arasındaki biz büyüklerin dahi zor tutacağı dağlar kadar bir felsefe. Ellerinize ve bizle paylaşan yüreğinize sağlık

ozgur
Sormayın ne kadar duyarsızlaştık,o kadar olur ,en az tıklanan yazılarım,çevremdeki yardıma muhtaç insancıklardan bahsettiklerim:(


Yukarıda en son yorumu bırakan Özgür Hanımefendinin tespiti beni bir kez daha sarsarak çıkardığım kendime ait sonuçların hiç de boş olmadıklarını görmemi sağladı.
Bahse konu ufacık kırıntılarda hangi çıkarımlar mı var ?

  • İnsanlar açlık ve yoksulluktan bahsedilmesini istemiyorlar
  • İnsanlar hüzne ve acıya dair tüm meseleleri görmezden geliyorlar.
  • Sanal, sunni, sahte, inorganik her türlü gülümseme, tebessüm, kahkaha ve mutluluk hatırlatıcısına tapıyor, çekiliyor insanlar
  • Haksızlığa, yalana, adaletsizliğe tepki göstermiyorlar
  • Artık insanlar görmezden, duymazdan, okumazdan gelmeyi bile aşmışlar ego dan sebep
  • Hayata dair her türlü gerçeğe HAYIR
  • Tüm sanal uyuşturucalara EVET
  • En önemli kelime her şeyin içine mutlaka tıktığımız "BEN"

Oysa tabiat bize devrimci olmayı ve savaşmayı öğretirken neden bu hazıra ve fark etmemeye düşkünlük. Neden ÜRETMEKTEN vazgeçiş ?. Yerini hayat kaynağı kalbimizin tam üstünde bir organ niyetine işaret ettiğimiz VİCDAN'ı neden bu red ediş ?...
Allah'ın koyduğu tabiat kurallarının içinde yaşayan her canlı gibi biz de, mutlaka bir gün çekip gideceğiz. Ölüm bizim kapımızı çaldığında fark etmeyen biz için, çok şey fark ederken diğerleri içinse hiç bir şey farketmeyecek ..
Oysa fark etmeli insan .., Fark etmeli ki insanlık ilerlesin ...



edit post

11 yorum:

  1. sufi on Mayıs 22, 2010 dedi ki...

    Sayende duyarlı ve vicdanlı insanlar listeme iki blogu daha ekledim.Hanen bereket dolsun Ali dost, erenler yardımcın olsun, sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. aysema on Mayıs 22, 2010 dedi ki...

    Sevgili Dost,
    Farkındalıklarımızın çoğalması dileğiyle bu güzel paylaşımına teşekkür ederim. Birazdan sözünü ettiğin bloglara da uğrayacağım.

    Sevgiyle kal,dostça yaşa...

    YanıtlaSil
  3. Demli Hayat on Mayıs 22, 2010 dedi ki...

    Küçüklüğümde İzmir'deki evimizin avlusu vardı.
    Genelde bu avlulu evlerin hepsi birbirne komşu olur.
    Bazen aynı bahçeye açılan çok sayıda ev olur.
    O zamanda herkesin bir avlusu ve bahçesi vardı.
    Bahçelerde tavuk,ördek,koyun vb..hayvanlar beslenir, bahçelerde ise patlıcan,biber,domates ekilirdi.
    Yer sofrasında sofra bezinin üzerinde yemek yenir, ekmek ise bir bezin üzerinde kesilirdi. Daha sonra bu kırıntılar ve artıklar kümeslere serpilirdi..
    Karpuz kabukları koyunlara verilir yada ihtiyacı olan biri alır diye bir sokak başlarında bir yere konulurdu.
    Hiç bir şey ziyan edilmezdi....

    Sevgiyle kalın....

    YanıtlaSil
  4. Demli Hayat on Mayıs 22, 2010 dedi ki...

    Ayrıca bu güzel yazınız için çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Asortik Krep on Mayıs 22, 2010 dedi ki...

    Başkalarına elimizin erdiği kadar uzanıp, ermediğine uzananlara da destek verip, hatta uzanmaya çalışanlara saygı duyup yaşamak bu kadar zor olmamalı..

    YanıtlaSil
  6. ŞANSLI on Mayıs 22, 2010 dedi ki...

    Merhaba Ali bey!
    Yine çok güzel ve duyarlı bir yazıyla karşımıza çıkmışsınız.Evet duyarsız bir millet olduk.Ülkemizde şehit verdiğimizde,Zonguldaktaki olaylar,polislerimize yapılan hain saldırlar vs.Artk utanır oldum başsağlğı dilemekten.İnsanlar ölüyor,ülkemizin başı sağolsun,Allah kalanlara sabır versin,göm at üzerine toprağı.İki gün olmadan unutulsun.Bize düşen bumudur yani...İsyankar bir insan değilimdir ama bu konuda isyankarım.İsyanım Allaha değil milletime...Çok üzüldüm demeyede utanıyorum,utancımdan suskun kalyorum.Kendimi ifade etmeyede utanyorum...Sohbetlerimiz ise diziler üzerine yada maddiyat üzerine...Özgür hanım çok doğru söylemiş.Ben de dikkat ediyorum ciddi duyarlı bir yazı yazdığımda,okuma hemen azlıyor.Bence bütün insanlar birbirinden sorumlu.Eğer herkes sorumluluğunu taşmayı bilse ne anlamlı olurdu hayat.Her şeye rağmen Allah'ın yaratıklarını seviyorum.
    Teşekkür ederim.
    Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  7. Ali İkizkaya on Mayıs 23, 2010 dedi ki...

    Can Dost Sufi !
    Bende pek sevindim senin bugünkü kazancına. Bu günün nafakasıda burdanmış demek.
    Hayırlara ve nura karşı olun. Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  8. Ali İkizkaya on Mayıs 23, 2010 dedi ki...

    Sevgili Aysema Hoca Hanımefendim !
    Ne diyeyim güzel yorumuna. İnşallah derken farkındalığı artan bir kişi daha insanlık adına bir kardır.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  9. Ali İkizkaya on Mayıs 23, 2010 dedi ki...

    Sevgili DemliHayat !
    Ben ne yaptımki teşekkürü hakettim. Çölde iki susuz serap yılgını karşılaşmışız o kadar. Asıl ben seni bilmekten tanımaktan bilesin pek hoşnut oldum. Hak sahibinin ta kendisi sensin. Senden razı olsun. Demekki aynı ortamlardan geçmiş rahle-i tedrisatımız. Kokan bir şey piştimi yada hasta olan bilindimi o haneye de pişenden gönderilen çocukluğumuzun günleri ve insanlığı artık çok gerilerde..
    Birbirimizi bulmuşken kaybetmeyelim temennisi ile hanede herkese selamlar sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. Ali İkizkaya on Mayıs 23, 2010 dedi ki...

    Sevgili Şanslı Hanımefendi ne kadar güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. Aslında ruhumuzu çaldılar, özgürlüğümüzüde elimizden almaya az kaldı. Yanlış okutulan Cumhuriyet tarihi ve onun ruhu artık çok az yerde var.
    Güzel yorumunuza teşekkür ve saygılarım ile sevgiyle kalınız.

    YanıtlaSil
  11. Ali İkizkaya on Mayıs 23, 2010 dedi ki...

    Sevgili Asortik Krep !
    Ne yazıkki sizin gibi uzanmaya gayret eden ellerde binbir zahmet ve zorlukla boğuşuyor. Hayatı kemirmeden iliklerine kadar hissetmeden yaşayanların baş tacı aksini yapanların da kötü ve aptal olduğu bir sosyal anlayış döneminden geçiyoruz.
    Yorumunuza teşekkür ederken sevgi ve aydınlık içinde olmanızı dilerim...

    YanıtlaSil

Sevgili Okuyucu!
Burada yazılanların tamamı birbirimize kimi zaman buruk kimi zaman ise hoşça vakit geçirtmek ve geçirmek arzusu ile yazılmış hikayelerden öte bir şey değil. Bu dünya yolculuğumuzda birbirimize hikayeler anlatıyoruz. Beğenenler birlikte yürümeye devam ediyorlar. Amaçsa bir farkındalık yaratarak önümüzden geçenleri görebilmek. Bakmakla Görmek arasındaki derin farkı vurgulamak veya izah etmeye çalışmak gücümüzce.Söylediklerimin altındaysa paylaşma arzusundan gayri hiç bir şey yok.

Yüzünüz hep ışığa ve sevgiye doğru olsun.

Related Posts Widget for Blogs by LinkWithin

© Petit Prince Template by Petit Prince For Petit Prince Blog