İnsan ne yaparsa yapsın dikkatli olmalı. Bir çoğumuz dikkatsizliğin nelere sebep olduğunu az çok deneyimlemişizdir hayatlarımızda. Ya yaşam sonlanmış ya da bir ömür boyu izleri kalacak engellere yakalanılmıştır. Pek azımız ise ufak tefek sıyrıklarla atlatsa da izleri hala derinlerde duruyordur.
Kendimi çok katı bulduğumdan mı bilmem, çıkacağım yolculukta bir çocuk olsun istedim yanımda. O gün içimdeki çocuğu, koltuğa oturtup emniyet kemerini bağladım. O büyük şehire, kabule doğru uzun bir yolculuğa çıkıyorduk ikimiz.. Eksiksiz.
Ben sürücü koltuğunda, o ise arkada şen şakrak yollardaydık. Söyledik, eğlendik, tebessüm edip merak ettik. Heyecanlandık. Bilemedim ki heyecan iyi değil. Kontrolünü kaybediyor insan. Şehre girdikten hemen sonraki, ağaçlı o sahil yolunda dikkatim dağıldı.. Ve yolun kenarına çarparak o son kazayı yaptım.
İkimiz de araçtan yola savrulduk. Kendime geldiğimde, seyahatin başında arkamda olan o ufacıcık çocuk, yolun ortasında öylece sessiz, hareketsiz yatıyordu. Yanına gittim.
Elimi tuttu. Avuçları alev alev yanmasına rağmen tek bir yara izi bile yoktu bedeninde. Lunaparkta göğe saldığı kahkahalarından birini yakalamak için gözlerinin içine baktım ama yoktu.. Titriyordu küçücük vücudu. Ve üşümüştü ..
Bakışlarında bilmediğim uzak denizler ve o denizlerin rüzgarlı adaları vardı. Saçlarını düzelttim usulca daha bir yakışıklı olması için. Eğilip kulağına "Bir şey yok, geçecek" gibilerinden bir yalan fısıldadım , bana anlattığı masallardaki ses tonuyla. Eski günleri birbirimizde görmek isteğiyle bir kez daha buluştu göz bebeklerimiz. Çocukça ve son kez tebessüm etti. Gideceği seyahatten geri dönmeyecek vakur ve bilge bir adam sesiyle ,
"Ben gidiyorum ama sen kalacaksın. Unutma ! Bir oyun oyna, ..." dedi.
Kendimi çok katı bulduğumdan mı bilmem, çıkacağım yolculukta bir çocuk olsun istedim yanımda. O gün içimdeki çocuğu, koltuğa oturtup emniyet kemerini bağladım. O büyük şehire, kabule doğru uzun bir yolculuğa çıkıyorduk ikimiz.. Eksiksiz.
Ben sürücü koltuğunda, o ise arkada şen şakrak yollardaydık. Söyledik, eğlendik, tebessüm edip merak ettik. Heyecanlandık. Bilemedim ki heyecan iyi değil. Kontrolünü kaybediyor insan. Şehre girdikten hemen sonraki, ağaçlı o sahil yolunda dikkatim dağıldı.. Ve yolun kenarına çarparak o son kazayı yaptım.
İkimiz de araçtan yola savrulduk. Kendime geldiğimde, seyahatin başında arkamda olan o ufacıcık çocuk, yolun ortasında öylece sessiz, hareketsiz yatıyordu. Yanına gittim.
Elimi tuttu. Avuçları alev alev yanmasına rağmen tek bir yara izi bile yoktu bedeninde. Lunaparkta göğe saldığı kahkahalarından birini yakalamak için gözlerinin içine baktım ama yoktu.. Titriyordu küçücük vücudu. Ve üşümüştü ..
Bakışlarında bilmediğim uzak denizler ve o denizlerin rüzgarlı adaları vardı. Saçlarını düzelttim usulca daha bir yakışıklı olması için. Eğilip kulağına "Bir şey yok, geçecek" gibilerinden bir yalan fısıldadım , bana anlattığı masallardaki ses tonuyla. Eski günleri birbirimizde görmek isteğiyle bir kez daha buluştu göz bebeklerimiz. Çocukça ve son kez tebessüm etti. Gideceği seyahatten geri dönmeyecek vakur ve bilge bir adam sesiyle ,
"Ben gidiyorum ama sen kalacaksın. Unutma ! Bir oyun oyna, ..." dedi.
Son gülüşü yüzünde, elleri ellerimdeydi ..
Kuzey denizlerindeki geceler misali
Buz keşmişti bedeni, zifiri karanlıktı gözleri ..
Ve yağmur yağıyordu şimdi,
Onu limandan uğurlamak ister gibi.
Rıhtımda sadece O ve Ben vardı.
O giden, Bense Onun kalan yarısı.
Yazsaydı o son andan arta kalanı..
Çocuk gözlerinde karanlık kuzey denizleri,
Telaşsız, garip bir yolculuk hali.
Benim kulaklarımda ise hala onun son sesi,
"Unutma ! Bir oyun oyna ! Taklit et kendini ..."
Etiketler: Cam Kırıkları, Son Kez
Yeni bir yüz:) yepyeni bir sayfa düzeni ve "ben geldim işte! artık kendimi taklit ediyorum, arka koltukta bıraktığım o çocuğun sözünü yerine getirmeye ve şen kahkahasını yansıtmaya!.." diyen anlam dolu yazınız ile...
YanıtlaSilHOŞGELDİNİZ Değerli Ali Bey :)
Yazı öylesine anlamlı ve müzikle uyumu öylesine güzeldi ki...
Sevgili Esin Hanımefendi !
YanıtlaSilZiyaretiniz bilinizki sevindirdi. Epeydir içime pek sinmeyen yada Küçük Prensi pekte yansıtmayan bir blog hali vardı. Ben de onu yansıtacak ondan izler taşıyacak yeni bir blog yazayım dedim. Ve bu çıktı ortaya. Sevdiğinize ben de mutlu oldum.
Bakalım yeni yazı dönemi nelere gebe ve neleri getirecek ben biliyorum da bir bilmeyen var. Umarım iyi şeyler olur. Hayırlı olur.
HOŞ GELDİNİZ seslenişinize HOŞ BULDUK derken,
Sevgilerim İle...
Yazilarinizi ozlemistim hakikaten!
YanıtlaSilCok Selamlar!
Sevgili Biraz Dostum !
YanıtlaSilDostum dedim zira ben kendi tarafımda hep seni adam gibi adam, bir beyefendi olarak kabul ettim. Yazdıklarından, çizdiklerinden, insanca anlattıklarından ve hassasiyetinden oldu zannediyorum. Son olarak teneke cadillac yazına yorum bırakıp kenara çekilmiştim. Biraz kül biraz duman diyelim. Ama bilki Ali hep okudu yazdıklarını, hep takip etti.
Evet dostları da özlemek güzel, ben de özlemişim.
Benden de sana, oralara selamlar ve sevgiler...
Sevgili Ali,
YanıtlaSilKarsilikli her sey.
Ben de sizlere sevgi,saygi ve selamlarimi gonderiyorum. Internetin kendi dunyasinda da, yasadigimiz(!) dunyada da samimi insanlar bulmak zor hakikaten. Ama yazilarla bile tanisak insanlari, kendilerinden ipuclarini veriyorlar. Samimiyetlerini de, samimiyetsizliklerini de goren gozler anliyor.
Tesekkurler, yorumlariniz icin.
Artik yazilarinizi daha cok yazmaniz dileklerimle, elbette imkan ve zaman oldukca diyelim:)
Sevgi ve selamlarimla
o çocuk temelli gitmemeli.
YanıtlaSilara sıra gelmeli.
hayat ne çok ciddiye alınmalı, nede fazla tiye.
arada bir yerde yaşayıp gidiyoruz zaten.
güzel fethiyeye ve sizlere selamlar.
Ne kadar sevindim yeniden aramızda olmanıza Ali Kardeşcim. Bekliyorum yazılarınızı
YanıtlaSilSevgiler
Bence o çocuk bir yere gitmedi. Size öyle geliyor.
YanıtlaSilNerede mi peki?
İçinizde bir yerlerde sessizce ve huzurla uyuyor şimdilik.
Yeri geldiğinde uyanacak ve elinizden tutacak. Şen şakrak eğleneceksiniz yine :)
Güzel bir yazıydı. Elinize sağlık..
Sevgilerimle...
Sevgili Zeynep Hanımefendi !
YanıtlaSilHerşeyden önce Fethiyede hep beraber olduğumuz zamanlar hep aklımın bir yerindeki özle yeri muhafaza edecek.
Umarım o küçük çocuk dediklerinizi duymuştur ve nasihatinizi tutar.
Sevgilerim İle...
Sevgili Çınar !
YanıtlaSilYorumunu görmek ne kadar güzel. Dönmeye çalıştım ve yine yazmaya gayret edeceğim. Sıcak ve sevgi dolu karşılaman için teşekkür ederim.
Sevgilerim İle...
Sevgili Zeugma !
YanıtlaSilBak ben böyle olabileceğini hiç düşünmemiştim. Çocuktur ve yorulmuştur, uyumak istemiştir.
Umarım uyuyup uyandığında sıhhatli ve zinde olur. Hoşgeldim demek için kocaman sarılır yüzündeki o tebessümle...
Eğleniriz dediğin gibi yine şen şakrak.
Teşekkür ve sevgilerim İle...
Çocuklukları hep içimizin duvarlarına hapsettik.Çıkması için ise bir çaba sarfetmedik.Kendi kendimizile sorunlarımızı,kendimizle tartıştık.Aslında o çocugu dışarı çıkarsaydık elbette bir fikri olacaktı.Onun fikirlerini duymazdan gelmemiz aslında bütün sorunun kaynagı...
YanıtlaSilÇöz kilitleri,özgür bırak hapsettiklerini...Herşey senin yüreğinde bitiyor...
Sevgili Elif !
YanıtlaSilGerçekten çarpıcı ve farklı bir yorum getirmişsin. Böylede bakılabilirmiş dedim kendi kendime. Onunda düşünmeye ve bizle birlikte oynamaya hakkı olmasına dahi izin vermeyişimizi bulmuş ve deneyimlemişsin. Adil olabilmek için hem özgür olmak hem de özgürleştirmek gerekiyor. Haklısın hem de çok. Bir sürü şey düşündürdü hissettirdi bu yorumun.
Servgilerim İle...