Baş Melek Mikail (Michael) Allah’ın kendisinden yarattığı ilk varlık, ilk melektir. Allah’ın yedi baş meleğinden biridir. Kendisinden sonra evrenin ve diğer tüm varlıkların yaratılışında Allah’ın yanında yer almıştır. Baş melek Mikail, evrenin düzeninden ve koruyuculuğundan sorumlu, olumsuz enerjiyle savaşan ve olumsuz enerjiyi arındıran komutan baş melektir. Semavi ordunun komutanı, cennetin genel yöneticisi, baş meleklerin lideridir. Tüm tabiat olayları ve madde hareketleri onun sorumluluk sahasındadır.
Bazı savlara göre Michael, Mikail sami dillerde ‘Tanrı Kimdir’ anlamına da gelir. Melek Mikail bütün dinlerde tanınır ve kabul edilir. Hristiyanlıkta Kutsal Ruh ile (Ruhulkudüs) eşit tutulur. Mavi alevden kılıcı ve kalkan ve zırhla sembolik olarak resmedilir. Genellikle resmedilen tablo ve fresklerde Kılıç adaleti, zırh bilgeliği ve kalkan ruh’un korumasını simgeler. Yaradılışta Allah'ın yanında bulunmasından ötürü bazı teolojik görüşler onu, Cebrail den dahi üstün tutarlar.
Üstteki kare, fotoğraf makinesine amerikanın Spokane şehrinde düşmüş. Şehir, Kanadanın amerika sınırına bitişik ve Pasifik okyanusuna yakın. Sağdaki rahibenin adı Rosa Elena. "Kız kardeşim" dediği rahibe Amanda'ya bir kartopu isabet ettirmiş olmanın keyfini yaşıyor. İşte insanın içindeki çocuğa bir örnek. Onlar, bu kartopu oyununu Aziz Mikail seminerinden çıkar çıkmaz toplantı salonunun kapısında oynuyorlar. Görüldüğü gibi maddeleri hareket ettiren, kar yağmasını ayarlayan Mikail bile onların birbirleriyle kartopu oynamasına ve rahibe Rosa'nın kız kardeşi Amanda'ya kartopunun isabet etmesinin önüne geçmemiş. Kendi adına bir seminerin düzenlendiği günde, maddeleri hareket ettirebilen melek Mikail büyük ihtimal ile bu iki kızın oyunundan keyif bile almış olabilir ?. Hiç bilinmez. Günahı benim boynuma ama, kartopunun rahibe Amanda'ya melek Mikail'e inancındanki bir gevşeklikten ötürü böyle anlamlı bir günde isabet edişi, bu işte Mikail'in parmağının olduğunu bile akıllara getirmiyor değil ?.
Yukarıda yaptığım spekülatif yoruma muhtemeldir ki, yüzlercesi eklenebilir siz okuyucular tarafından. Fakat aklınıza gelmesi birazca zor olanı ise gerçeğin ta kendisi. Rahibelerin her ikisi de 60 lı yaşlarının çok üzerindeler ve tüm yaşantıları boyunca Meksikanın güneyinde yaşadıkları için seminere geldikleri bu kentte ilk kez kar görüyorlar.
Etiketler:
Resimli Hikayeler
Bazı savlara göre Michael, Mikail sami dillerde ‘Tanrı Kimdir’ anlamına da gelir. Melek Mikail bütün dinlerde tanınır ve kabul edilir. Hristiyanlıkta Kutsal Ruh ile (Ruhulkudüs) eşit tutulur. Mavi alevden kılıcı ve kalkan ve zırhla sembolik olarak resmedilir. Genellikle resmedilen tablo ve fresklerde Kılıç adaleti, zırh bilgeliği ve kalkan ruh’un korumasını simgeler. Yaradılışta Allah'ın yanında bulunmasından ötürü bazı teolojik görüşler onu, Cebrail den dahi üstün tutarlar.
Üstteki kare, fotoğraf makinesine amerikanın Spokane şehrinde düşmüş. Şehir, Kanadanın amerika sınırına bitişik ve Pasifik okyanusuna yakın. Sağdaki rahibenin adı Rosa Elena. "Kız kardeşim" dediği rahibe Amanda'ya bir kartopu isabet ettirmiş olmanın keyfini yaşıyor. İşte insanın içindeki çocuğa bir örnek. Onlar, bu kartopu oyununu Aziz Mikail seminerinden çıkar çıkmaz toplantı salonunun kapısında oynuyorlar. Görüldüğü gibi maddeleri hareket ettiren, kar yağmasını ayarlayan Mikail bile onların birbirleriyle kartopu oynamasına ve rahibe Rosa'nın kız kardeşi Amanda'ya kartopunun isabet etmesinin önüne geçmemiş. Kendi adına bir seminerin düzenlendiği günde, maddeleri hareket ettirebilen melek Mikail büyük ihtimal ile bu iki kızın oyunundan keyif bile almış olabilir ?. Hiç bilinmez. Günahı benim boynuma ama, kartopunun rahibe Amanda'ya melek Mikail'e inancındanki bir gevşeklikten ötürü böyle anlamlı bir günde isabet edişi, bu işte Mikail'in parmağının olduğunu bile akıllara getirmiyor değil ?.
Yukarıda yaptığım spekülatif yoruma muhtemeldir ki, yüzlercesi eklenebilir siz okuyucular tarafından. Fakat aklınıza gelmesi birazca zor olanı ise gerçeğin ta kendisi. Rahibelerin her ikisi de 60 lı yaşlarının çok üzerindeler ve tüm yaşantıları boyunca Meksikanın güneyinde yaşadıkları için seminere geldikleri bu kentte ilk kez kar görüyorlar.
ŞANSLI on Mayıs 27, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Ali ikizkaya!
Boş verin günah felan almayın üzerinize bence::))
Ne güzel işte gönüllerince oynamışlar:)
Demekki herkes içinde bir çocuk taşıyor.Yaş ne olursa olsun.
Önemli olan içimizdeki çocuğu bırakmıyalım.O bizi bırakmadıkça.
Sizinde içinizdeki çocuk kalsın melekleriniz ise bol olsun.
Sevgiler:)
Ali İkizkaya on Mayıs 27, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Şanslı Hanımefendi !
Zaten geriye bir tek o çocuk kaldı. Ona sarılarak biraz olsun idare.
Temennileriniz için çok teşekkür ederim. Melekler sizinlede olsun ve işleriniz hep rast gitsin.
Sevgiyle ...
sedef on Mayıs 27, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSaygıdeğer Üstadım Ali BEY,
kainatta yaprağın bile, Yaradan'ın emriyle kıpırdadığı gerçeğiyle, kartopu atan da, isabet alan da olması gerekeni paylaşmışlardır. Güzel yanı isabet alanın canının yanmaması. Bu da kartopunu atanın can yakma isteğinden uzak , sadece anın tadını ortak paylaşma isteğinden olsa gerek.
Melekler malumunuz üzere şuursuz varlıklardır. Sadece emir alırlar ve bu emirleri yerine getirirler.
Rahibeler ise kendilerini Allah Yoluna adamış, münzevi hayatı benimsemişlerdir. O kutsal günün hatırına ; dünyevi bir mutluluğu yaşamışlar, yaşları kaç olursa olsun, ilk defa tanışma heyecanını, kar ile..
Bir fotoğraf karesi insana neler düşündürüyor değil mi? Bakıp da görmeyi becerebildiğimiz sürece..
Ellerinize sağlık diyor saygılar sunuyorum..
Çınar on Mayıs 29, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilOhh, sefaları olsun Valla, ne güzel oynamışlar:)
Sevgiler
Ali İkizkaya on Mayıs 30, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Sedef Hanımefendi !
Bir fotoğraçılık sitesindeki bu iki sevimli insanın fotoğrafları üstünden içimizdeki çocuğun üzerine spekülatif bir denemeden öte bir şey değildi. Güzel ve derin yorumunuz için teşekkürler.
Sevgiyle ...
Ali İkizkaya on Mayıs 30, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Çınar !
O yaşlarında ilk defa oynadıkları kartopunun keyfini düşününce senin tabirinle sefaları olsun diyelim.
Yorumun için teşekkürler.
Sevgiyle...
Biraz on Mayıs 30, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Ali,
Hakikaten guzel yakalanmis bir kare, insan olabilmenin, cocuklugunu hala koruyabilmenin guzel bir karesi olmus. Paylastigin icin ise ayrica tesekkurler.
Sevgi ve selamlarimla
Ali İkizkaya on Mayıs 30, 2010 dedi ki...
YanıtlaSilSevgili Biraz !
Fotoğrafı gördüğümde hoşuma gitmiş ve rahibe oluşlarından, dünyevi zevklerden uzakta bir hayat yaşıyor olmalarından ötürü küçük bir kaçamak olabileceğini düşünmüştüm. Fakat fotoğrafın tarihi St. Michael günü idi. Meraklı olduğum ezoterizm üzerinden giderek bu yazı çıktı. Azca hoşluk olsun, bizi bilgilendirsin ve düşündürsün arzusunda idim.
Sevdiğine bende sevindim. Güzel bir hafta sonu dilerim.